Aşkınla sürünsem yine aşkınla dirilsem hikayesi-notası

Makam: Hüzzam

Bestekar: Selahattin Pınar

Sanatçı: Çiğdem Yarkın

Güftekar: Mustafa Nafiz ırmak

Usül: Curcuna

Florya Deniz Köşkü yeni yapılmıştı. Bir akşam Selahattin Pınar'ı oraya davet ettiler. Hafız Yaşar da orada idi.

Atatürk: “Bir fasıl yapın” dedi. 

Hüzzam faslı yapıldı. O aralık üstadın yeni bestelediği şu Hüzzam şarkı da vardı:

Aşkınla sürünsem, yine aşkınla dirilsem

Bilmem ki ne yapsam da senin kalbine girsem

Bir gölge gibi ruhunun altında belirsem

Bilmem ki ne yapsam da senin kalbine girsem

Bu eseri Atatürk bilmiyordu. O gece saz heyetiyle hep beraber çaldı ve söyledi. İlk defa dinledikleri bu şarkı dikkatini çekti. Atatürk birden: “Durun” dedi ve Selahattin Pınar’ı göstererek: “Bu şarkı sizin mi?” diye sordu.

 Selahattin Pınar: “Evet, efendim” dedi.

Atatürk: “Ben anladım zaten. Siz bunu yalnız okuyun" diye buyurdu.

O kalabalık saz ve hanende içinde daha ilk duyuşta, bu eserin sahibinin Selahattin Pınar olduğunu sezinlemesi herkesi hayrette bıraktı.

 Selahattin Pınar’ın bu konudaki ifadesi şöyle:

 “İtiraf ederim ki, sanatımda beni en çok teşvik ve teşci eden büyük halaskâr Atatürk’ün paha biçilmez iltifatlarıdır. O vakit gençlik de vardı. O'nun küçük bir takdir ve teşviki insana yaratmak kudretleri, hayata ve sanata bambaşka gözle bakmak, emniyet ve cesaretle bağlanma aşkını verirdi. Ve o kadar yüksek bir sezişi vardı ki, tarif edemem.”


Bu Atatürk’ün musikiye olan hassasiyetinin kanıtıdır.

(Suat Yener; Şarkıların Gözyaşları – Altın Koza Yayınları - S:103)

 

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın.