Haşim Bey (1814-1868)

Haşim Bey   (1814-1868)

 

Haşim Bey 1814 yılında İstanbul’da Fatih’in Sarıgüzel semtinde doğdu. Babası Seyit Mehmet Sadık Ağa’dır. Daha 11 yaşında iken Enderun’un hazine odasına alındı (1825). O yaşlarda bile musikideki yeteneği dikkati çektiği için yetiştirilmesi Dellâlzâde’nin sorumluluğuna verildi. Padişah Abdülaziz’e müezzinbaşı ve musahipliğine getirildi. Ondokuz yaşında Münire Hanımla evlendi; 1847 yılında hacca gitti. Bu sıralarda sarayda serhanendelik yapıyordu (1861). Sultan Aziz’in tahta geçişinden önce de Sultan Mecid’in muhasipliğini yapmıştı.

 

İlk eşi Münire Hanım’dan 1859 yılında boşandı. Aynı yıl Huricihan Hanım ile evlendi. 1862 yılında Huricihan Hanım vefat edince Zehra Hanım’la evlendi. Üç anneden beş çocuğu dünyaya geldi.

 

Musiki sanatında ilk hocası Dellâl-zâde İsmail Efendi’dir. O yıllarda Enderun’da hoca olan Dede Efendi’den yararlandı. Bahariye Bektaşi tekkesi şeyhi Hafız Baba’ya devam ederek Bektaşi oldu.

Haşim Bey, musikimizin bilimsel yönü ile de uğraşarak “Haşim Bey Mecmuası” adı ile bilinen bir eser yazmıştır.   Eserini yazarken Abdulbaki Nasır Dede’nin Tedkik ü Tahkik’inden yararlanmıştır. Kitapta Neveser makamının Dede Efendi tarafından tertip edildiğine dair kayıt vardır. Bu kitap Sultan Abdülaziz’e sunulmuştur.

 

Bir icrakâr olarak çok kuvvetli bir hanendeydi. Geleneksel okuyuş üslûbumuzun bütün inceliklerini bilirdi. Aynı zamanda bildiği eserlerin çokluğu ile ünlüydü.

 

Bestenigâr makamında bestelediği ve kendi yorumunu yaptığı ağır Aksak şarkı:

 

Kaçma mecburundan ey ahu-i vahşi ülfet et

Gayrı bu bîgânelikten geç vefayı âdet et

Bezme gel sermest_i hicrin neşe yâb-ı vuslat et

Şarkı söyle, raksa çık, sakilik eyle, sohbet et.

“Ben sana mecburum kaçma benden vahşi güzel.

İlgisizlikten vaz geç vefa et.

Mecliste kavuşma neşesi ver ayrılık sarhoşluğundan vaz geç .

Şarkı söyle, dans et, şarap ver, sohbet et.”

 

Ali Şefkati Efendi’nin güftesi olan bu eseri Nergis Hanım, Atatürk’ün huzurunda defalarca icra etmiştir. Çok değerli öğrenciler yetiştirerek bu bilgileri onlara da öğretti. Bunlar arasından her biri bir değer olan Hacı Arif Bey, Hacı Fâik Bey, Bolahenk Nuri Bey, Ekmekçi Bağdasar, Neyzen Salim Bey sayılabilir. Dini ve din dışı musiki bestekârıdır. Çok Bektaşi nefes bestelemesine rağmen adını kullanmadığı için, elde mevcut eserlerinin hangilerinin Hâşim Bey’e ait olduğu bilinmiyor.

Çağdaşı olan bestekârlar gibi o da şiirle uğraşmış, halk ağzına ve halk zevkine yakın şiirler söylemiştir. Eli açık, son derece müsrif olan Haşim Bey, saraydan ayrıldıktan sonra maddi sıkıntılar içinde yaşadı. O da bütün gerçek sanatkârlar gibi geçimini güçlükle sağladı. Günlük ekmek ihtiyacına karşılık olmak üzere Ekmekçi Bağdasar’a ders verdiği, öğrencilerine yüksek sesle okumamalarını, alacaklılarının duyabileceğinden endişe ettiğini söylediği ileri sürülür. Yine söylentilere göre bahçe işlerini sever çiçek yetiştirir, derse başlamadan önce öğrencilerini bahçesinde çalıştırırmış.

 

1868 yılında Üsküdar’da Tunusbağı’ndaki evinde öldü ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. (Yılmaz Öztuna, Büyük Türk musiki Ansiklopedisi S: 335, Türk Musikisi Tarihi Dr. Nazmi Özalp S: 231)

 

Yeni tarz manasını taşıyan Tarz-ı Nevin makamını en çok kullanan bestecimizdir. Bir çeşit Şevk Efza olan bu makamı Haşim Bey icat etmiştir. Mürekkep makamdır. Makamlar arasında 67. sıradadır. Şevk Efza, Kürdi veya Uşşak ile kalınca yumuşamaktadır. (Yılmaz Öztuna, Büyük Türk musiki Ansiklopedisi C:2 S: 378)

 

Bu makamdan 52 şarkı şimdiye kadar elimize geçmiş ve 9 bestesi Haşim Bey’e aittir. Bunlar:

 

“Aşkına dil efgendedir

 Çeşmin ile ettin nigah

 Ey şah-ı zaman kıl beni lutfunla mesrur  (Medhiye)

 Ey şeh-i devran-ı gerdun-astan

 Ey şeh-i iklim-i devran-aşkar

 Ömrün efzun olsun ey şahen-şeh-i ali-himem(Medhiye)

 Reşk eder ey gonce-i ziba gül ü şebbu sana

 Söylemem derd-i derunum sana aklım dolaşır

 

 Şad eyledi can ü dilimi şah-i cihanım (Medhiye”)

Hazırlayan: Suat Yener

 

 

Lütfen link verilerek veya kaynak göstererek kullanın.