|
|
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok |
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok |
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok |
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok |
|
Çamlıbel 1898 yılında İstanbul'da doğdu. |
Hazine-i hassa başmüfettişi Süleyman Nazif Bey ve Fatma Ruhiye Hanım’ın oğludur. |
İlk ve orta öğretimini Bakırköy Rüştiyesi ile Hadika-i Meşveret İdadisi’nde tamamlamıştır. Daha sonra |
Tıp Fakültesi'nde eğitimine başlasa da dördüncü sınıftan ayrılmıştır. |
1917 yılında Ati gazetesine girerek yazı işlerinde çalışmaya başlamış ve aynı gazeteden Ankara |
temsilciliğine atanmış. |
1922_24 yıllarında Kayseri'de, 1924_32 yıllarında Ankara'da ve 1932_46 yıllarında İstanbul'da Edebiyat |
Öğretmenliği yaptı. Öğretmenliği İstanbul’a döndükten sonra da Vefa ve Kabataş liseleri ve Arnavutköy |
Amerikan Kız Koleji’nde sürdürdü |
Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra siyasete atılarak 1946’da Demokrat Parti’den İstanbul Milletvekili seçildi. |
Milletvekilliği görevi 27 Mayıs ihtilalline kadar devam etti. |
1960 yılının Haziran ayında, 1961 yılının Eylül ayına kadar Yassıada'da tutuklu kaldı.Serbest kaldıktan |
sonra Arnavutköy'deki evinde sade bir hayat yaşayarak geçirdi. |
|
Çamlıbel, şiire daha 14 - 15 yaşında iken başlamış, 1914 yılında "Saat" adlı ilk şiiri Çocuk Dünyası |
dergisinde yayınlanmış. Ancak, araştırmacı Fevziye Abdullah Tansel, şairin okul kitaplarına girmiş |
olan bu şiirinin basılan ilk ürün olmadığını belirtmektedir. 1913 yılında Çamlıbel'in "Eserlerimin Ruhu" . |
adlı yayımlanan ilk şiiri Payâm gazetesinin edebiyat ekinde çıktığını belirmiştir. Çamlıbel'in Celal Nuri |
İleri'nin çıkardığı Edebiyat-ı Umumiye dergisinde yayımlanan "Şarkın Sultanları" adlı şiiri, Çamlıbel'in |
ilk şiir çalışmaları olmuştur. |
|
Öğretmenlik yaptığı yıllarda bir yanda da "Hayat"la kendi çıkardığı "Anayurt" dergilerini idare ediyor, . |
şiirler yazıyordu."Çamdeviren","Deli Ozan" takma adıyla yazılan mizahi şiirleri yazdı. |
|
Aruz ölçüsünden uzaklaşarak hece ölçüsünü benimsedi ve şiirlerinde hecenin özellikle 7+7 kalıbına |
bir ses zenginliği kazandırdı |
|
Faruk Nafiz Çamlıbel; 1908'le 1923 yılları arasında gelişen,milli edebiyat adını alan akımın iler gelen |
şairlerindendir."Hecenin Beş Şairi" olarak isim yapan Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, |
Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç'tan kurulu topluluğun edebiyat tarihimize geçen en önemli |
şairidir. Şiirleri,çoğunlukla,aşk,memleket ve düşünce temalarını anlatır.İlk önceleri romantik temaya |
önem veren Çamlıbel, daha sonra halkın yaşamından çıkardığı konuları sade bir dille kaleme almaya |
başladı.Fıkra, piyes,roman türlerinde de eserler vermiştir. |
|
Şiir Kitapları: |
|
Şarkın Sultanları (aruzla, 1918) |
Gönülden Gönüle (aruzla, 1919) |
Dinle Neyden (heceyle, 1919 |
Çoban Çeşmesi (heceyle, 1926) |
Suda Halkalar (aruzla, 1928) |
Bir Ömür Böyle Geçti (seçme şiirler, 1933) |
Elimle Seçtiklerim (1934) |
Akarsu (1937) |
Tatlı Sert (mizah şiirleri, 1938) |
Akıncı Türküleri (epik-didaktik şiirler, 1938) |
Heyecan ve Sükun (seçme şiirler, 1959) |
Zindan Duvarları (şiirler, 1962) |
Han Duvarları (şiirler,1969). |
|
Tiyatro eserleri: |
|
Canavar (heceyle manzum dram,üç perde, 1924); |
Akın (heceyle manzum,üç perde,1932) |
Özyurt (heceyle manzum dram,üç perde, 1932 |
Kahraman (heceyle manzum,dram,üç perde, 1932) |
Yayla Kartalı (mensur,üç perde, 1945) |
|
|
|
Çamlıbel'in şiirleri neo-klasik ve reformist dönem bestekârlarının ilgi odağı olmuştur. Musikimizde |
yer alan şiirlerinin bir kısmı aşağıdadır. Bir başka özellikte aynı şiiri birkaç bestekâr ayrı makam veya |
usulde bestelenmesidir. Bu durum şiirlerinin güfte için özellikli olduğunun kanıtıdır. |
|
Arif Sami Toker ise "Gam çekme güzel n'olsa bahârın sonu yazdır" şiirini Acemaşiran makamında |
besteledi. |
|
Gam çekme güzel n'olsa baharın sonu yazdır |
Sevdaların en coştuğu yer şimdi Boğaz'dır |
Tekrar ediyor söylediğim şarkıyı dağlar |
Körfezde kopan kahkahalar Göksu'da çağlar |
|
Buselik makamında Erol Sayan'nın bestelediği "Yolcu-Arabacı" şiiri ünlü icracılarımızdan ve bestekâr |
Suat Sayın Coşkun Plağa okudu bu eser yıllarca dillerden düşmedi. |
|
— Gurbet ademden kara, hasret ölümden acı. |
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? |
— Henüz bana "Yolunun sonu budur!" denmedi, |
Ben ömrümü harcadım, bu yollar tükenmedi. |
— Atları hızlı sür ki köye pek geç varmasın, |
Nişanlımın gözleri yollarda kararmasın. |
— Düştüğüm yollar gibi sonsuzdur benim tasam, |
Bekliyenim olsa da razıyım kavuşmasam... |
— Bir kere görse gözüm köyün aydınlığını |
Kül bağlar içerimde bu kızıl kor yığını. |
— Senin de yolun biter, diner gözünde yaşlar, |
Benim uğursuz yolum bittiği yerden başlar! |
|
Timur Selçuk'un 1970'li yıllarda bestelediği ve İspanyol Meyhanesi albümünde seslendirdiği "Çoban |
çeşmesi" şarkısı da Çamlıbel'in şahanelerinden biridir. |
|
Derinden derine ırmaklar ağlar, |
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, |
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, |
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. |
|
"Göynünü Şirin'in aşkı sarınca |
Yol almış hayatın ufuklarınca, |
O hızla dağları Ferhat yarınca |
Başlamış akmağa çoban çeşmesi..." |
|
O zaman başından aşkındı derdi, |
Mermeri oyardı, taşı delerdi. |
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. |
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. |
|
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, |
Kerem'in sazına cevap veren bu, |
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... |
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. |
|
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, |
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, |
Ateşten kızaran bir gül ararda, |
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, |
|
Ne şair yaş döker ne aşık ağlar, |
Tarihe karıştı eski sevdalar. |
Beyhude seslenir, beyhude cağlar, |
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... |
|
" Artık bu solan bahçede " öyküsünü Aleaddin Yavşça anlatıyor: |
|
Faruk Nafiz Çamlıbel`i bilirsiniz. Gelmiş geçmiş şairlerin en büyüklerinden biridir Çamlıbel. Çok iyi, sevdiğim |
bir dostumdu o benim. Yaşı elbette benden ileriydi ama saygı dolu bir ahbaplık vardı aramızda. Bir gün |
muayenehaneme geldi. O zamanların çok meşhur ve yanına varmayı bırakın, randevu almak için bile ter |
dökülen bir genel cerrah hocamız vardı. Eşinin rahatsız olduğunu söyledi. O cerrah hocamıza göstermemiz için |
yardım talep etti. |
Hocayı iyi tanıyordum. Aradım, söyledim yanına çağırdı bizi. Hanımefendiyi muayene etti. Sonra beni yanına |
çağırdı ve teşhisini söyledi: "Alaeddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. |
Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. |
Hekim olarak yapacağımız ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini |
sağlamaktan ibarettir." Ben yıkıldım duyunca. Nasıl söyleyeceğim ki bunu Faruk Nafiz Bey`e. Eşinin üzerine |
titreyen, ona delice sevdalı bir adam. Kırılgan, duygulu, şair bir adam. Nasıl derim, nasıl söylerim? |
Ben o dev şairin koluna girip; "Gel biraz yürüyelim üstat` dedim. Bin dereden bin su getirir gibi anlatabildim acı |
tabloyu ona. |
Hiçbir şey söylemedi. Çıt bile çıkarmadı gitti. Yıkıldı ama bir süre sonra hanımefendi vefat edince geldi esas |
yıkımı. Haftalar sonra yine geldi bana. Omuzları, avurtları çökmüş, gözleri kan çanağı bir halde geldi. |
Cebinden katlanmış bir kağıt çıkartıp açtı, uzattı. "Bunu yazdım. Bestelersen sevinirim" dedi ve yine çıktı gitti. |
|
Hazırlayan : Suat Yener |
|
Faruk nafiz Çamlıbel'in şiirlerinin şarkılara güftelerinden bir kısmı aşağıdadır. |
|